Korku Kültürü: Niçin ‘Mış Gibi’ Yaşıyoruz?
Doğan Cüceloğlu
Language:
Pages: 328
ISBN: 2:00362983
Format: PDF / Kindle (mobi) / ePub
Niçin ‘Mış Gibi' Yaşıyoruz?
Cüceloğlu'nun, ‘Mış Gibi' Yaşamlar adlı kitabının devamı…
Bir toplumda “korku kültürü” egemense, orada ne ‘gerçeğe koşulsuz saygı' vardır ne de ‘can' önemsenir. Her şeyde olduğu gibi bilimsel düşünce de gelişemez ve hayatlar ancak ‘mış gibi' yaşanır.
Doğan Cüceloğlu, oğlu Timur ve öğretmenArif'le bir Türkiye yolculuğuna çıktı. Bu yolculukta, “Niçin ‘mış gibi' yaşıyor ve bunu sürdürüyoruz?” sorusuna yanıt aradı ve ‘mış gibi'liğe neden olan durumları irdeledi.
Cüceloğlu şimdi okurlarına soruyor: Bizimle yolculuğa var mısınız? Korku kültüründen kurtulmak için üçümüz el ele verdik, aydınlığa bir adım attık; bize katılmak ister misiniz? Haydi öyleyse!..
The Music Instinct: How Music Works and Why We Can't Do Without It
DSM-III: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (3rd Edition)
The Psychopath Inside: A Neuroscientist's Personal Journey into the Dark Side of the Brain
A New Unified Theory of Psychology
İstatistikler de bunu gösteriyor. Yolda, Timur ve benim yakından tanıdığımız, kitapta gerçek adını verme yip Turgut Bey diye tanımlayacağımız kişiyle ilgili konuşmaya başladık. Ko nuşmanın başında, arkada oturan A rife bu kişi hakkında kısaca bilgi verdik. Turgut Bey yokluklar içinde ve sıkıntılarla okudu, üniversiteyi bitir dikten sonra devlet memuru olarak görev yaparken, ticarete atılmaya karar verdi ve görev yaptığı şehirde ilk işyerini açtı. Bir süre sonra o yörede doğ muş büyümüş
cuklar çok yorucu gelirse, gençlere iş yönetimi öğretebilir. Neden gönüllü olarak çalışmıyor? Bir süre sessiz kalıyoruz. Sonra ilk konuşan Arif oluyor. A: Timur söyleyince farkına vardım, gönüllü olarak çalışmak, ya şamını anlamlı kılmak için hiç çıkan olmadan bir hizmet sunmak, ben büyürken çevremde insanların yaptığı bir şey değildi. Hâlâ de ğil. O nedenle ben Turgut Bey'in böyle bir seçeneğin farkında dahi olduğunu düşünmüyorum. Y *?^ y T>A &ULf\MA£>//V\ Timur, A rifin söylediklerini
yani bilinçli yeterlilik aşamasıdır. Bu aşamada her davranış bilinç li olmak zorundadır; o nedenle davranış akıcı değil, tutuktur. Bu üçüncü aşamada çabalamaktan vazgeçmeyen, ısrarla, yanlış yap sa da hoplata zıplata araba kullanan kişi, beş-altı ay sonra daha ko laylıkla kullanmaya başlar; artık eli kolu, refleks olarak, o düşün meden ne yapacağmı bilir, kişi otomatikleşir. Bu da bilinçsiz yeter lilik aşamasıdır. T: Teşekkür ederim Arif, öğrenmenin dört aşamasını şimdi an ladım. Peki, bu
toplumun beklenti sinin dışına çıkmaktır. Seminerlerime katılanlara soruyorum: "Ben de şu anda uygun ol mayan bir şey görüyor musunuz?" Hayır, anlamında başlarını sallı yorlar. "Peki, buraya eşimin etekliğini ya da entarisini giymiş ola rak gelseydim ve bu semineri şu anda konuştuğum şeylerin aynısı nı söyleyerek devam ettirseydim, yine her şey uygun diye düşünür müydünüz? Yine, "Hayır" diyorlar. Bir seminerimde, Amerika'dan yeni geldiğim günlerdeydi, pan tolonumun önü açık kalmış. 'U
ortama işaret koymak, işçilerin yaptıkları işe özen göstererek çalışmaları, çok kolay! Timur tuhaf tuhaf gülerek bana baktı. T: Baba, belki mizah yapıyorsun ama herhalde benim kör tara fıma denk geldi, anlamıyorum. Belki bilmediğim bir şeyden dolayı benimle alay ediyorsun. D: Timur, alay etmiyorum. Bizimle ilgili sana önemli bir bilgi ver mek istiyorum, hepsi bu kadar. T: Nedir o bilgi? D: O bilgi şu: Bu işçileri eş dost vasıtasıyla işe alır, onların yete neklerini hesaba katmazsan, onlar da